16 Ağustos 2013 Cuma

Abbas Kiyarüstemi'nin Ustalık Eseri: Aslı Gibidir

Yönetmen-Senaryo: Abbas Kiyarüstemi
Yapım : İran, Belçika, İtalya, Fransa ortak yapımı (2010)
Süre: 106'
Yönetmenin İran dışında çektiği ve dili Farsça olmayan ilk film olma özelliğini taşıyor.
         Ekranı kaplayan masanın üzerindeki iki mikrofon , bir kitap bir şişe ve iki su bardağı... Film bu sahne ile açılır.Bir süre buranın bir toplantı salonu olduğunu ve bir yazarın kitabın tanıtımını yapacağını ve üst kattan gelmekte geciktiğini kitabın İtalyanca çevirmeninin ağzından öğreniriz.Yazar gözükür , bir kalabalık önünü keser.Yanında bir çocuk olan kadının kitabını imzalar ve diğerlerinin isteklerini red ederek kürsüye doğru yoluna devam eder.
       Kadın ön sırada çevirmenin yanındaki boş bulduğu bir yere oturur.Yazarın konuşmalarından İtalya'da olduğunu ve aslen de İngiliz olduğunu anlarız.Kitabın ismi filmin ismi ile aynı. Alt başlığı ise "Orijinalini boş verin iyi bir kopyasını alın". Alt başlıktan dolayı sanat çevrelerinden özür diler ve kendisinden çok günümüz yayıncılarının bu tip başlıkları tercih ettiklerini söyler. Şüphesiz  yönetmen günümüz yayıncılarına bir yazarın ağzından bir gönderme yapmaktadır.Yazar sanattaki orjinallik ve kopya tartışmaları hakkında örnekler vererek konuşmasını sürdürür.(Kitap ,bir sanat eserinin kopyasının, orijinali ile aynı değeri, hatta daha fazlasını taşıyabileceğini söylüyor)
Kadına ise oğlu tarafından bir türlü rahat verilmez ve kadın toplantı bitmeden çıkmak zorunda kalır.Çıkmadan çevirmene muhtemelen telefonunu bırakır , yazarın kendisine ulaşması için.Kadının yazara hayran hayran bakmaktadır. Ya yazdıkları için ona hayranlık duymaktadır ya da fiziksel olarak.Hatta oğlu ile arasında şöyle bir diyalog geçer :
  -  Ve şu adama ne dediğini biliyorum.
 +  Hangi adama?
  -  Yazarın arkadaşına.
...

- Çok iyi biliyorum,James'e aşık olmaya karar verdin.Ve seni arasın diye,arkadaşına numaranı bıraktın.
Hiç de değil! Evet, telefon numaramı verdim , ama o yüzden değil.Kitabı hakkında daha fazla şey bilmek istiyorum. Bu benim işim.

Yazarı çeşitli heykellerin antikaların bulunduğu bodrum katındaki taştan yapılmış bir sanat galerisinde görürüz , anlarız ki kadın buluşmak için bu adresi vermiştir yazara.Yazarın teklifi üzerine üzerine bu güzel günde kahve içmek yola koyulurlar.

Gittikleri yerde oturdukları kafedeki yaşlı bir kadın onları karı koca zanneder.Çift bozuntuya vermez ve bu saatten sonra gerçekten karı kocaymış gibi davranarak dolaşmaya devam ederler.


Filmin başında adamın yaptığı kopya - gerçek temalı konuşma ile karı - koca ilişkisinin gerçekliği ve sahteliği arasında bir bağ kurmak şüphesiz orjinal sayılabilecek bir fikir.

İzlerken zevk alınacak bir film. 








Hiç yorum yok:

Yorum Gönder